İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. AK Parti eski Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez İYİ Parti’ye katıldı. Çömez’in rozetini Akşener taktı. Grup toplantısında konuşan Akşener, yaşanan ekonomik sıkıntılara değinerek, sorumlusunun iktidar olduğunu belirtti. Akşener,” Çözemezsin Sayın Erdoğan, çünkü rüşvet de, yolsuzlukta senin eserin. ” dedi…
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşmasına başlamadan önce, AK Parti’nin eski Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in İYİ Parti’ye katılımından dolayı rozet taktı. Akşener, Çömez’in İYİ Parti’ye katılmasıyla ilgili, “Ben Turhan Bey’i çok uzun yıllardır tanırım. Kumpas döneminde direnmiştir ve kendi dediği gibi sürgüne mecbur kalmıştır” dedi.
Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta yaptığı konuşmasında, ‘Yolsuzluğun, rüşvetin olmadığı, bir Türkiye’yi biz hallederiz, onun hazırlığı içerisindeyiz’ ifadelerine ilişkin ‘apaçık itiraftır’ dedi.
Akşener, yolsuzlukla mücadele için çağrıda bulunarak şunları söyledi;
“Milletvekillerimize talimat veriyorum. Yolsuzlukla mücadele için yasa tekliflerini bir bir Meclis’e getireceksiniz. Teklifimizi destekleyin, yolsuzluğun üzerine birlikte gidelim. Sayın Erdoğan, elinde türlü imkan var ama sen hala laf kalabalığı yapıyorsun, senin işin minareye kılıf dikmek değil, minarenin yerinde kalmasını sağlamak. Neymiş, yolsuzluğu engelleyecekmiş, eğer zerre samimiysen biz varız, hodri meydan.”
Akşener’in konuşmasından bazı satır başlıkları şöyle;
“Erdal Gümüş kardeşimizi, Afyonkarahisar kurucu il başkanımızı kaybettik, Allah mekanını cennet etsin, hepimize başsağlığı diliyorum.
Geçen hafta o sene bu sene demiştim, çekilen çilelerin artık sonuna geliyoruz, bu bezirgan saltanatına dur diyeceğimiz güne bir hafta daha yaklaştık. Kadınların ısrarla itilip kakılmadığı, liyakat ve emeğin hakkının verildiği Türkiye’ye bir hafta daha yaklaştı. İYİ Parti iktidarına bir hafta daha yaklaştık.
Sona yaklaşan iktidarların ortak özelliğidir, istisnasız saçmalarlar. Aynı Erdoğan’ın son dönemlerde sıklıkla yaptığı gibi, geçen hafta dedi ki ‘Yolsuzluğun, rüşvetin olmadığı, bir Türkiye’yi biz hallederiz, onun hazırlığı içerisindeyiz’ fıkra bu kadar.”
“Beş kere dinledim, aynen böyle dedi. Bay kriz yoksulluğu yolsuzluğu engellemenin hazırlığı içindeymiş, ne zaman, iktidarının yirminci yılında. İnanın, İYİ Parti olarak bu vasatlıktan çok dertliyiz, bay kriz, iktidara gelirken, yoksulluğun, yolsuzluğun ve yasakların olmayacağı bir Türkiye inşa edeceğiz demişti. Hatta sonraki yıllarda bunu başardığını iddia etmişti. Yani 20 yıl sonra bugün başaramadık diyor. Yani bu sözler bir vaat değil, apaçık itiraftır. 20 yıl sonra yaşadığın aydınlanma için seni kutluyorum. Tüm bunların olduğu yönetimde 20 yıldır senin iktidarın var. Çözemezsin Erdoğan, çünkü rüşvet de yolsuzlukta senin eserin. Bir iktidarın 20 yılın sonunda böyle bir vaatte bulunması aymazlıktır.”
“Bu yılın başında Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından bir rapor yayınlandı. Bu rapora göre, Türkiye yolsuzlukla mücadelede son 10 yılda 180 ülke arasında 96. sıraya düştü. İşte size AK Parti’nin yolsuzlukla mücadele karnesi. Kendi bakanlığına eşi üzerinden alım yapan bakan bunlarda. Borsa spekülasyonlarıyla milyonlarca dolarlık servet edinen partililer de bunlarda, her ihaleden komisyon alanlar da bunlarda. Sizce devr-i iktidarlarında ihale yasasını 192 kere değiştiren ve ‘Beşli çete’ gibi bir kavramı hayatlarımıza sokan bir zihniyet yolsuzlukla mücadele edebilir mi? Ülkede yolsuzluk varsa sen 20 yıldır, yolsuzları koruduğun için, rüşvetçilere madalya taktığın için var. Şimdi çözeceğini söylüyorsun, buyur o zaman, hodri meydan. Bir talimatına bakar, Hazine arazilerini yağmalayanları, ihalelere fesat karıştıranları ortaya çıkarıp hesap sorsana, Sayıştay raporlarında izini sürsen bütün failleri görürsün, elini tutan mı var?”
Yarım doktor candan, yarım hoca dinden edermiş. Nitekim bugün çeyrek bir ekonomist ve küsurattan ibaret kadroları, vatandaşımızı tüm hayatından ediyor. Çeyrek ekonomist bay kriz ile hiperaktif bakanı Doçent Doktor Nebati’nin hararetle savundukları ekonomi programı ülkemizi her gün uçurama sürüklemeye devam ediyor.
“Bay kriz utanmadan, ‘Faizle nasıl mücadele edilir dünya aleme gösterdim’ dedi. Senin bu saçmalığından sonra kredi faizleri iki katına çıkmadı mı? Şimdiden geçmiş olsun hepimize. Sayın Erdoğan ‘Ben bu koltukta, bu kardeşiniz, bu can bu bedende’ diye başlarsa her defasında söylediğinin tam tersi oluyor. Bu son açıklama, her geçen gün faizler tırmanmaya devam edecek. Biz senin sözlerine inanmıyoruz da sen kendi sözlerine inanıyor musun?
Mesela sen faizleri düşürürken bu bankalar kar rekorlarını nasıl kırıyor onu da anlatsana. Biz milletin avukatı olarak içinde bulunduğun bu patolojik ruh haline rağmen üzerimize düşeni yapacağız. Bak şimdi enflasyonu nasıl düşüreceğini tane tane özetleyeceğim.
Her şeyden önce sadece para politikasına bel bağlayıp bütün konuyu Merkez Bankası ekseninde değerlendirmek, Merkez Bankası’nın yönetimine liyakatlı kişileri atayıp bağımsızlığını yasal teminat altına al, işine de fazla karışma, sonrasında fiyat istikrarı komitesini. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın koordinasyonundan çıkarıp organizasyon değişikliğine git. Damadının getirdiği yabancı para ve altın üzerinden iç borçlanma stratejisine bir an önce son ver. Kamu harcamalarına disiplin getirip, enflasyonu artırıcı vergileri düşür, zaten köylerin getirdiği mali yükü azaltırsan, enflasyona yol açan vergileri de artırmak zorunda kalmazsın.”
“AK Parti iktidarının beceriksiz yönetim anlayışı, hayatımızın her alanında derin yaralar açmaya devam ediyor. Bir yanda kendi elleriyle mahvettikleri ekonominin, diğer yanda hürriyetimize vurulan prangaların ağır yükünü taşıyoruz. AK Parti iktidarı yüzünden yüce meclisimiz milletimizin iradesine karşı yapılan bir ayıba şahitlik ediliyor. Utanç verici sansür yasasının maddeleri birer birer geçiyor. Bu kahredici istibdat yasasına el kaldıran her bir kişiyi aziz milletimizin vicdanına havale ediyor, buradan ilan etmek istiyorum. Hakikati yalanlarınızla değiştiremeyeceksiniz.”
20 yıl iktidarda kaldılar ama Türk devletinin kerim yönetim anlayışından nasiplerini alamadılar. Milletimizin üç beklentisi vardı; hak ve hürriyetlerin teminat altına alınması, sosyal adalet ve güvenliğin sağlanması ve iç ve dış barışı oluşturan otorite oluşması. Devletin, milletten tecrit edildiği günlerden geçiyoruz. Kendisini devletin yerine koyan bay kriz kendisiyle aynı düşünmeyenler terörist, şükürsüz oluyor.
“Sırf onun istediği gibi düşünmüyor, yaşamıyor diye bu milletin kadınlarına ‘Sürtük’ dedi. Sırf karşı mahalleden gördüğü için bu milletin kız kardeşlerine, ablalarına ‘Sürtük’ dedi. Kadınların omuzlarında yükselen Cumhuriyeti ezmeye çalışan Sayın Erdoğan, sonra gençleri seçti. Gençlerin beklentilerini anlayamamıştı. Özgürlük istiyorlar diye ‘Çapulcu’, iş bulamıyorlar diye ‘Şımarık’ demişti, nefes alamıyorlar diye ‘süfli’ yani aşağılık heveslerin peşinden gitmekle suçluyor.”
“Bana diyorlar ki, bu gençlere ne vaat ediyorsun. Ben size itirazı vaat ediyorum. İtirazın kurtuluşa giden ilk adım olduğunu 1919 ruhundan biliyoruz. Bu eğri düzenin hayatınızda ne kadar derin yaralar açtığını biliyoruz. Devleti bir zulüm aracı olarak kullananların adaletsiz mührünü biliyoruz. Tüm taleplerinizi hor gören, aşağılayan utanmazlar var, görüyoruz. Devletin vergi toplama hakkını kırbaç gibi kullananları görüyoruz. Gençlerimizi zorla, baskıyla, zulümle yıldıramadığımız milleti susturacaklarını zannediyorlar. Bu aziz milleti istibdat yasalarıyla bastıracaklarını sanıyorlar. Bu pejmürdeliklerine sadece acıyoruz. Gördüğümüz, duyduğumuz, bildiğimiz bu acı gerçekleri değiştirmek için bir şey istiyorum: İnadına vatanınızda kalın, inadına birlikte mücadele edelim. Gelin ‘kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet’ diyelim.”
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.