Koronavirüse yakalanan pek çok kişi hastalığı ağır geçirmiyor ve kısa sürede iyileşiyor. Ama hastalığı ağır geçirmeyenlerde bile, iyileştikten sonra uzun vadeli sorunlar yaşayanların sayısı azımsanmayacak kadar fazla…
BBC Türkçe’nin haberine göre; Birçok ülkede, salgın nedeniyle uygulanan kısıtlamalar kaldırılırken, henüz aşı olmamış kişilerin uzatmalı koronavirüs sorunuyla karşı karşıya kalacağına dair endişeler dile getiriliyor.
İngiltere’de sağlık çalışanlarına yönelik kılavuzda, hafif ya da ağır olsun, koronavirüs semptomlarının enfeksiyon başladıktan 12 hafta sonra bile devam etmesi ve başka bir sebep bulunmaması halinde uzatmalı koronavirüs tanısı konabileceği belirtiliyor.
İngiltere Ulusal Sağlık Servisi (NHS), uzatmalı koronavirüs semptomlarını şöyle sıralıyor:
aşırı yorgunluk
nefes darlığı, çarpıntı, göğüste ağrı ve sıkışma
hafıza ve konsantrasyon sorunu (“beyin bulanıklığı”)
tat ve koku duyusunda değişme
eklem ağrısı
Konuyla ilgili anketlerde onlarca, hatta yüzlerce başka şikayetlerin de dile getirildiği görüldü. Bu konuda en kapsamlı araştırmayı yapan Londra’daki UCL Üniversitesi, uzatmalı koronavirüs hastalarında, 10 organ sistemini etkileyen 200 semptom tespit edildi.
Bunlar arasında halüsinasyon, uykusuzluk (insomnia), işitme ve görme duyularında değişme, kısa dönemli hafıza kaybı ve konuşma ve dil becerileriyle ilgili sorunlar yer alıyor. Ayrıca mide ve bağırsak sorunları, idrar torbası sorunları, bazı kadınların periyod düzeninde değişme ve cilt sorunları da sıralanabiliyor.
Bu semptomların derecesi kişiden kişiye değişebiliyor, ama pek çok kişi banyo, alışveriş, kelimeleri hatırlama gibi işlemlerde zorluk çektiğini ifade ediyor.
Bunu henüz tam olarak bilmiyoruz.
Ama olası bir neden, bazı insanların koronavirüse karşı bağışıklık sisteminin aşırı çalışması nedeniyle sadece virüse değil dokulara da saldırıya geçmesi olabilir. Virüse karşı güçlü bağışıklık tepkisi veren kişilerde bu durum görülebilir.
Virüsün hücrelerimize saldırıp tahrip etmesi de beyinde bulanıklık ve tat ve koku alma duyusunun kaybı gibi semptomlara yol açıyor olabilir. Aynı şekilde damarların virüs nedeniyle tahrip olması da kalp, akciğer ve beyinle ilgili sorunlara neden olabilir.
Bu konudaki bir diğer teoriye göre ise virüs kalıntılarının vücutta kalmaya devam etmesi nedeniyle bir süre sonra yeniden aktif hale gelmesi ihtimali söz konusu olabilir.
Herpes (uçuk) ve halk arasında öpüşme hastalığı olarak bilinen hastalığa yol açan Epstein Barr virüsü gibi başka virüslerde de benzer bir duruma rastlanır. Ancak bunun koronavirüste de meydana gelebileceğine dair henüz fazla veri yok.
Farklı kişilerde farklı sorunların ortaya çıkmasına neden olan bir durumdan söz edilebilir.
Bu soruya kesin cevap vermek bugün için zor, zira doktorlar uzatmalı koronavirüsü resmi tanı şeklinde kayda geçirmeye yeni başladı denebilir.
Ancak birçok araştırma, bu olasılığın yaşla birlikte arttığını ve kadınlar arasında iki kat daha yaygın olduğunu gösteriyor.
Bazı uzatmalı koronavirüs semptomları, hastalığı daha ağır geçirenlerde veya hastanede tedavi altına alınanlarda daha yaygın.
Konuyla ilgili birçok araştırmayı ve kayıtları inceleyen Londra’daki Kings College Üniversitesi’nin vardığı sonuçlara göre, hastalığa yakalanan 20’li yaşlardaki kişilerin yüzde 1-2’si, 60’lı yaşlardaki kişilerin ise yüzde 5’inde uzatmalı koronavirüs semptomları görülüyor.
Exeter Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde uzatmalı koronavirüs hastalarıyla çalışan Dr. David Strain, kliniğe gönderilen hastaların çoğunun 20, 30 ve 40’lı yaşlarda olduğunu söylüyor. Bunun nedenini ise bu semptomların bu yaştaki kişilerde biraz daha az görülmekle birlikte daha büyük etkide bulunmasına bağlıyor.
UCL araştırmasını yürüten Dr Athena Akrami’ye göre ise hafif enfeksiyon olarak ortaya çıkan vakaların 7’de birinde uzatmalı koronavirüs belirtilerinin görüleceği büyük bir dalga ile karşı karşıya olabiliriz. Aşılama oranının düşük olması nedeniyle genç nüfus içinde bundan mustarip olanların sayısı da artabilir.
Dr. Strain, bunun için herhangi bir testin bulunmadığını, teşhisin ise “diğer tanıların dışlanması” yoluyla konulabileceğini söylüyor.
Doktorlar, diyabet, tiroid, demir eksikliği gibi diğer sorunlar var mı diye bakıyor ve bunların bulunmaması halinde uzatmalı koronavirüs ihtimalini gündeme alıyor.
Araştırmacılar, yakın bir zamanda uzatmalı koronavirüs teşhisi koymak için bir kan tahlili geliştirilebileceğini belirtiyor. Araştırmalarda, organ tahribatının teşhisi için gelişkin cihazlar kullanılabiliyor, ama bunları normal doktor muayenehanelerinde görmek henüz mümkün değil.
Uzatmalı koronavirüs tanısı konmuş hastaların yarıya yakını, aşı olduktan sonra bazı semptomlarında düzelme kaydedildiğini söylüyor. Bu, bağışıklık sisteminin aşı yoluyla düzene girmesi veya virüs kalıntılarıyla baş etmede aşının vücuda yardımcı olmasından kaynaklı olabilir.
Aşı ayrıca başlangıçta virüsün kapılmasını önlemeye yaradığı için uzatmalı koronavirüs gelişmesi riskini de ortadan kaldırıyor.
İngiltere’de 89 sağlık merkezinde uzatmalı koronavirüs teşhis merkezi kuruldu.
Kuzey İrlanda’da da benzer kliniklerin açılması planlanırken, İskoçya ve Galler’de de semptomlara bağlı olarak mahalle doktorları hastaları farklı servislere sevk edebiliyor.
Uzatmalı koronavirüs hastalarının tedavisinde etkisi kanıtlanmış belli bir ilaç henüz yok. Şimdilik sadece semptomların idare edilmesi ve aktivitenin giderek artırılması üzerinde odaklanılıyor.
İlaç tedavisi için resmi klinik deneylere yakında başlanması planlanıyor.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.