Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “yasal güvence” teklifiyle başlayan ve AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Anayasal düzenleme” çıkışıyla süren türban tartışmasına ilişkin açıklama yaptı.
“Başörtüsü yasağı”nın kendisinin de içinde bulunduğu AKP hükümetleri döneminde “fiilen kaldırıldığını” söyleyen Davutoğlu açıklamasında Erdoğan’a teşekkür etti. Erdoğan ve AKP’li yöneticilere seslenen Davutoğlu “Başörtüsü özgürlüğünü anayasal teminat altına alacak teklifi tek başına ve kendi içinde tutarlı bir şekilde gündeme getiriniz ve en kısa sürede bütün partilerin tam bir mutabakatı ile anayasa değişikliğini TBMM’nden geçirmeyi hedefleyiniz” dedi. Davutoğlu “Nefsimi bir kez daha ayaklar altına alarak on yıllarca bu sorunun acısını yaşamış onurlu kızlarımız ve kadınlarımız adına sizden bu konuyu ele almak üzere kamuoyuna açık bir şekilde randevu talebinde bulunuyorum” ifadesini kullandı.
“Başörtüsü mücadelesi vermiş bütün kardeşlerime sesleniyorum. Gelecek nesillerin bir daha böyle bir mağduriyet yaşamaması için sesinizi yükseltin” çağrısıyla başladığı açıklamasının devamında Davutoğlu şunları kaydetti:
“Başörtüsü yasağı inandığı şekilde yaşamak isteyen genç kızların gelecek hayallerini yok etmiş, kadınlarımızın sosyal hayata katılımlarını engellemiş, ailelerde büyük travmaların yaşanmasına neden olmuş, kamu vicdanında derin yaralar açmıştır. Bu yasak çetin mücadeleler sonrasında benim de içinde bulunduğum AK Parti hükümetleri döneminde kademeli bir şekilde yine fiili olarak kaldırılmıştır. Başta Sayın Erdoğan olmak üzere bu yasağın kalkması konusunda birlikte mücadele ettiğimiz bütün siyasilere, aydınlara ve kanaat önderlerine teşekkürü bir borç biliyorum.”
‘Başörtüsünü siyasi bir gol fırsatı olarak görmeyiniz’
Davutoğlu “Başörtüsü özgürlüğünü yasal teminat altına alma yönünde Kılıçdaroğlu’nun teklifi sonrasında ortaya çıkan tartışmalar bu yasakçı ve rövanşist çevrelerin hala var olduğunu ve fırsat kolladığını açıkça ortaya koymuştur” ifadelerine yer verdiği açıklamasının devamında şunları kaydetti:
“Bugün bu yasağı bir daha gündeme gelmeyecek şekilde ortadan kaldırabilmek için tarihi bir fırsat önümüzdedir. Bu bağlamda başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere AK Partili yöneticilere ve başörtüsü mağduriyetini yaşamış bütün kadınlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, başörtüsü yasağının her aşamasını yaşamış bir nesil adına ama en önemlisi de bu yasağın gerçek mağdurları onurlu kadınlarımız adına sizden istirham ediyorum. Bu momentumu kaçırmayınız! Kendisi için nice bedeller ödenen bir onur mücadelesinin sembolü olan başörtüsünü siyasi bir gol fırsatı olarak görmeyiniz. Siz bugün başörtüsünü siyasi bir gol fırsatı olarak görüp araçsallaştırırsanız bu tarihi fırsatı kaçırırsınız. Bugün bu imkanı değerlendirmemeniz sebebiyle bu fırsat kaçarsa ve pusuda bekleyen yasakçı zihniyet ilerde bir imkan bulup bu yasağı tekrar hortlatırsa bundan zarar görecek nesillerin ağır vebali omuzlarınızda olur..
Ne mi yapmalıyız? Birincisi, başörtüsü özgürlüğünü anayasal teminat altına alacak teklifi tek başına ve kendi içinde tutarlı bir şekilde gündeme getiriniz ve en kısa sürede bütün partilerin tam bir mutabakatı ile anayasa değişikliğini TBMM’nden geçirmeyi hedefleyiniz. Hepimizin en büyük değeri olan aileyi koruma ile ilgili düzenlemeyi de, yine bir insan hakları meselesi olan Alevi vatandaşlarımız ile ilgili düzenlemeyi de ayrı ayrı TBMM’ne getirin. Onlara da hep beraber en güçlü desteği verelim. Cumhuriyetimizin 100. Yılına girerken bütün meselelerimizi birer birer geride bırakalım ve bu işin öncülüğünü yapma şerefi size ait olsun.
‘Nefsimi bir kez daha ayaklar altına alarak randevu talebinde bulunuyorum’
İkincisi, kimileri kimyasal silahlar da kullanarak yüzbinlerce insanı katleden milyonlarca insanı süren, kimilerini 15 Temmuz darbesinin faili kimilerini terörist devlet terörü uygulamakla itham edip hiçbir zaman konuşmayacağınızı ilan ettiğiniz yabancı liderlere uzattığınız elinizi farklı siyasi görüşlere sahip olmakla birlikte aynı bayrağın altında aynı ülkenin vatandaşları olarak yaşayan siyasi liderlere de uzatınız. Ve bu konuyu kendileri ile müzakere ederek tam bir mutabakat ile çözmek üzere görüşmeye davet ediniz. Böyle bir adımdan hiçbir şey kaybetmezsiniz. Sayın Kılıçdaroğlu’nu geçmişteki söz ve eylemleri üzerinden mahkûm etmeye kalkmanız da inandığımız değerler açısından doğru değildir. Yaşanan tecrübelerden ders alarak tutum ve görüş değiştirmek bir zaaf değil bir erdemdir. Son yıllarda gördüğüm bütün baskıları, hakaretleri ve provokasyonları bir kenara bırakarak ve nefsimi bir kez daha ayaklar altına alarak on yıllarca bu sorunun acısını yaşamış onurlu kızlarımız ve kadınlarımız adına sizden bu konuyu ele almak üzere kamuoyuna açık bir şekilde randevu talebinde bulunuyorum.”