Saadet Partisi’nde Genel Başkan Temel Karamollaoğlu ile Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk arasında yaşanan gerilim sürüyor.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay’dan gündeme bomba gibi düşen bir iddia geldi. Balbay, Asiltürk ile Saray’ın pazarlık yaptığını iddia ederek, Erdoğan’ın neler vadettiğini yazdı.
Balbay’ın “İktidarla saadet olmaz!” başlıklı yazısı şöyle:
Saray’ın, iktidarı ne pahasına olursa olsun kaybetmeme hesaplarının çok uçlu taraflarından biri Saadet Partisi (SP). Genel Başkan Temel Karamollaoğlu ile uzun süredir, hatta birkaç seçimdir yapılan tek taraflı pazarlıklar sonuç vermeyince Oğuzhan Asiltürk üzerinden bağlar kurmaya girişildi.
Saray için, öneri reddedilince buna saygı duyup kenara çekilme diye bir şey yok. İkna süreci tamamlanıncaya dek taciz atışına devam!
Şu anda bu süreci yaşıyoruz…
AKP açısından SP’nin oy oranı kadar özgül ağırlığı da önem taşıyor. Hatta asıl önemli olan bu. 2015 seçimlerinden bu yana SP, AKP’den gelen önerilere genel olarak kapalı durdu. Erdoğan önünde sonunda bunun olacağını düşünüyordu.
Ancak Saray’daki hesap sahaya uymadı.
Erdoğan’ın Asiltürk’e şunları önerdiği anlaşıyor:
-Temel Bey’le istediğimiz bağı kuramadık. Önerilerimizi reddetti. Şimdi de biz size öneriler sunmuş olmayalım. Siz bizden işbirliği karşılığı isteklerde bulunmuş olun.
-Biz de sizin isteklerinizi kabul etmiş olalım. Sizin durumunuz da böylece güçlü olur.
-Size seçilecek yerlerden 20 kişilik milletvekili kontenjanı verelim. Devlet kadrolarında istediğinizi yaparız.
-Bunun karşılığında hemen Cumhur İttifakı’na katılmanızı da beklemiyoruz. Millet İttifakı’ndan çekilin, devamında da Cumhur İttifakı’nın doğrusuna doğru yanlışına yanlış deyin…
Bu öneriler Asiltürk katında büyük ölçüde kabul gördü. Ne var ki parti kadroları buna mesafeli. SP içinde yapılan hesaplamaya göre yüzde 90’a varan ezici bir çoğunluk AKP ile yan yana durulmasına karşı.
SP içinde yapılan değerlendirmeleri şöyle sıralayabiliriz:
-Yıllardır AKP politikalarının karşısında durduk. Siyasetimizi buraya oturttuk. AKP çöküşe geçmişken işbirliğine girmek, bizi de aşağı çeker.
-AKP’nin onaylanacak, yanında durulacak bir yanı yok. Temel konulara bakışımız 180 derece farklı.
-SP Genel Merkezi’nin elimizden alınıp sokağa atılmamızdan karşımıza Erbakan ailesinin çıkarılmasına kadar bize yapmadıklarını bırakmadılar. Bunları unutmamız, yok saymamız mümkün değil.
Asiltürk ne kadar bastırırsa bastırsın, iktidar nimetlerinden ne gösterilirse gösterilsin SP’nin iktidara karşı duruşunu değiştirmesi zor görünüyor.
Erdoğan’ın 2000’lerin başında çıkardığı Milli Görüş gömleğine 2023’e doğru şiddetle ihtiyacı var. Buna karşılık SP, o ünlü sözü şöyle dillendiriyor:
İktidarla saadet olmaz!
Erdoğan’ın yola çıktıklarını yolda bulduklarıyla değiştirmesi ideolojik içerik de taşıyor. Bugün İçişleri Bakanı’ndan Milli Savunma Bakanı’na kadar pek çok gözde kadro AKP’nin geleneksel tabanından, yani Milli Görüş çevresinden gelmiyor. Bu tür kadrolarla çalışmak Saray’ın da işine geliyor. “Parti tabanı olmayan güçlü bakanlar” günün sonunda köksüz bir görünümle karşı karşıya kalıyor.
SP’nin Saray’a bağlı hale gelmesi AKP’nin kadro kaynakları açısından da önemli. O yüzden bu kadar bastırıyor. AKP’nin İstanbul İl Başkanlığı’na Milli Görüş kökeninden Kabaktepe’nin getirilmesi buna da hizmet eden adımdı.
AKP ne yaparsa yapsın görünür yelpaze içinden kendisini güçlendirecek yeni bağlar kuramayacak. Eğer bu yöndeki arayışları sonuç vermezse?
Geriye şu kalıyor:
Seçeneklerini devre dışı bırakıp, “Benden başka devleti emanet edeceğiniz bir yapı yok” demek! Bunun için de akla gelen gelmeyen her yöntemi kullanmak.
Bunun demokrasilerdeki adı şudur:
Millete karşı suç!
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.