Reklam
Reklam

SON DAKİKA

Spot Haberler
Resül Kara

Atatürk sevgisi ve Türk devrimi bir ulusun onur yürüyüşüdür.

14 Haziran 2025 tarihinde eklendi.
Atatürk sevgisi ve Türk devrimi bir ulusun onur yürüyüşüdür.

Zaman akar, çağ değişir, dünya başkalaşır… Lâkin bazı sevgiler vardır ki, toprak kadar kalıcı, gök kadar derin, ruh kadar ezelîdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e duyulan sevgi de işte böyledir. Bu sevgi, yalnız bir kişinin anısına bağlılık değil; bir milletin öz benliğine, hür iradesine, onurla yürüyüşüne verilen candan bir sözdür.

Atatürk, yalnızca bir savaş kazanıcısı değil, aklı hür, vicdanı hür bir milletin kurucusudur. O, Türk milletine yalnız toprak değil, düşünceyi, sorgulamayı, ilerlemeyi de armağan etmiştir. Bu yüzden O’na duyulan sevgi, sadece geçmişin değil, geleceğin de pusulasıdır.

Türk Devrimi, bir saltanatın yıkılışı değil; karanlığın içinden ışığa çıkan bir halkın uyanışıdır. Harf Devrimi ile cehaletin duvarı çatladı. Kılık-Kıyafet Devrimi ile çağdaş insan kimliği yeşerdi. Medeni Kanun ile kadın eşit birey oldu. Eğitim Devrimi ile bilgi halka indi. Bunlar yalnız yasa değil, halkın yüreğinde karşılık bulmuş birer inançtır.

Bu devrimler, kalemle masa başında değil; cephede süngüyle, yürekte inançla yazıldı. Her biri, halkın alın teriyle, Atatürk’ün önderliğiyle ve milletin vicdanıyla birleşerek ete kemiğe büründü. Çünkü O, halkına güvendi. “Millet ne yapacağını bilir” derken, yalnızca söz söylemiyordu; bir milletin yazgısına inanç duyuyordu.

Bugün hangi çocuk 23 Nisan’da sevinçle bayrak sallıyorsa, hangi genç 19 Mayıs’ta yürüyorsa, hangi kadın eşitlik hakkını yaşıyorsa… Bilinsin ki bu Atatürk’ün armağanıdır. Ve bu armağan, yalnız bugünün değil, yarının da teminatıdır.

Sevgi yalnız duygudan ibaret değildir. Sevgi bir duruştur. Bir direniştir. Bir halkın, ona ışık tutmuş öndere karşı taşıdığı onurlu minnettir. Atatürk sevgisi kuru bir övgü değil; yaşanmışlıkla yoğrulmuş bir gönül sözüdür.

Bu sevgi ne silinebilir, ne unutturulabilir, ne de eksiltilebilir. Çünkü biz onu yalnız sevmedik, içimize kazıdık. Yalnız minnet duymadık; onunla yeniden doğduk.

Bugün bizlere düşen, devrimleri yalnızca anlatmak değil; onları yaşamak, yaşatmak, yeni kuşaklara devretmektir. Türk Devrimi bir geçmiş değil, yaşayan bir varoluştur. Onun ışığıyla yürümek yalnız görev değil, aynı zamanda bir şereftir.

Ve bu sevgi – bilinsin ki – bir neslin değil, bir milletin sonsuz yeminidir.

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

İLGİLİ HABERLER
POPÜLER HABERLER
SON DAKİKA HABERLERİ