“Zor zamanlarda hiç şüphesiz iyi gazetecilik çok daha mühim hale geliyor. Bizim okuyucuya sözümüz tam da bu.”
Türkiye siyasi ve ekonomik olarak zor bir süreçten geçiyor.
Her yeni gün, bir önceki gün ne olduğunu unutturan bir hıza da sahip aynı zamanda. Kimilerinin “dezenformasyonla mücadele yasası” biz gazetecilerin “sansür yasası” dediği düzenleme bir çırpıda geçti Meclis’ten geçen ay. Aradan geçen sürede neredeyse unutuldu bile. Her ne kadar Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun Tele 1 televizyonu hakkında verdiği ve şubat ayına kadar tekrarı halinde “lisans iptali” ne kadar gideceği 3 günlük yayın yasağı kararının Ankara 3. İdare Mahkemesi tarafından yürütmesi durdurulsa da henüz tehlike atlatılmış değil. Mahkeme bu karar ile ilgili bir ay içinde kesin kararını verecek. Daha dün artan enflasyon maliyetleri nedeniyle ekmeğin sekiz lira olması gerektiğini savunan Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar, ekmeğin temel gıda maddesi olmasını eleştirdiği için gözaltına alındı. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Selçuk Kozağaçlı gibi isimlerin yıllardır Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden’in de aylardır tutuklu olduklarını da hatırlayalım.
Yaşadığımız günlerde işin siyasi boyutuna dair sıkışmayı anlatan bir çerçeve durum yukarıda işaret ettiğim. Ekonomik boyut da bir o kadar can sıkıcı. Asgari ücretin 5 bin 500 lira olduğu bir dönemde açlık sınırı 8 bin 223 lira, yoksulluk sınırı ise 24 bin 515 lira. Dolar kurunun 18,59 olduğunu da işaret edelim. Döviz artışı frenlemek için icat edilen Kur Korumalı Mevduat’ta (KKM) biriken para ise 1 trilyon 463 milyon liraya ulaştı. Neredeyse 80 milyar dolar para. Her geçen gün cazibesini yitiren KKM’den bu para çıkarsa ekonomi hepten bozulma riskiyle karşı karşıya kalacak. Merkez Bankası her ay faiz oranlarını düşürüyor belki ama bu indirim kredi faizlerine aynı oranda yansımadığı gibi kredi miktarları da daralıyor. TÜİK’in enflasyonuna inanan yok. Herkes kendisine bir kerteriz almak için ENAG’a bakıyor. Ekonominin kabaca hal-i pürmelali de böyle.
Türkiye işte bu ahval ve şerait içinde cumhurbaşkanı ve parlamento seçimlerine gidiyor. İktidarın adayı belli gibi. Muhalefet de adayını açıklamak için geri sayıyor. Siyasette baş döndürücü gelişmeler oluyor. Çetin bir seçim süreci bekliyor ülkeyi. Biz de Gerçek Gündem olarak bu süreci okurlarımıza daha iyi aktarabilmek için bir dizi değişimden geçiyoruz. Önce logomuzu değiştirdik. Sonra da sitenin ön yüzünü. Artık yeni bir tasarımla okuyucunun karşısındayız. Alışkanlıkları değiştirmek kolay değildir. Yemek yerken de bu böyledir, oy verirken de tabii bir siteyi takip ederken de. Biz bu değişikliğe giderken sitenin altyapısını kuvvetlendirdik. Artık site hem daha hızlı açılacak hem de daha önce erişemediğimiz okuyuculara ulaşacağız. En azından böyle olacağını umuyoruz.
Hedefimiz öncelikle iyi gazetecilik. Ekibimiz zaten bunun için biçilmiş kaftan. Yayın danışmanımız Rıdvan Akar’ın engin gazetecilik deneyimi her zaman güç ve yön veriyor. Yazı işleri müdürlerimiz Bülent Özdoğan ve Faruk Eren adeta” Uche ve Högh tandemi” gibi yalnız gediklerimizi kapatmıyor bizi hızla atağa çıkarıyor. Bizden sonraki kuşağın en iyi gazetecilerinden haber müdürümüz Sami Menteş gece gündüz demeden mesaide. Editör kadromuz da piyasanın “creme de la creme” isimlerinden. Siteyi sabah okuyucuyla buluşturan Miray Tamer, Elif Ünsal, Ece Seçil Şahin’in refleksleri ve haber tercihleri bizi öne çıkartıyor. Ekonomide Ökkeş Taşkın, dış haberlerde Barış Kaygusuz fark yaratıyor. Yargısal süreçlere dair haber ve analizleriyle Furkan Karabay, gündem takibiyle Merve Çoban kurmay ekibinin tamamlayıcıları. Akşam site Serhat Yılmaz ve Melike Çapan’a emanet. Seçim döneminde sahaya çıktıkça Filiz Gazi ve Melisa Gülbaş’ın bizler için katkısı daha artacak. Ve tabii yılların görüntü cambazı Tuncay Altun’un birkaç ay önce aramıza katılması bu süreçte görsel tarafta bizi daha kuvvetli kılacak.
Zor zamanlarda hiç şüphesiz iyi gazetecilik çok daha mühim hale geliyor. Bizim okuyucuya sözümüz tam da bu. Gazetecilik bayrağını daha yukarı taşımak. Elbette hatalar, eksiklikler olacak. Konvansiyonel medyanın eridiği dijital medyanın güçlendiği hız dünyasında bu kaçınılmaz. Önemli olan özeleştiriyi ihmal etmeden hatalardan ders çıkarmak ve hep ileri doğru yürümek. Türkiye Cumhuriyeti’nin belki de en zor siyasi dönemecinin yaşanacağı 100. yaşında Gerçek Gündem, özgür, bağımsız, güvenilir bir gazetecilik yürüyüşüne okuyucularından alacağı güçle devam edecek.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.