Takım elbiseli etrafı kalabalık tebessüm ederek yanınıza yaklaşanlar
Hiç tanımadığınız ancak size yakın olmaya çalışanlar
Çarşı Pazar dolaşanlar
Kapı kapı koşturanlar
Değerli olduğunuzu size yansıtanlar
Boy boy poz verip birlik beraberlik mesajı atanlar
Bir curcuna aldı başını gidiyor
Atış serbest vaatler vaatler
Köşe başlarını mesken tutmuş sözde bilmişler!
Valla kimse kusura bakmasın her anlatılanı doğru sanmak her sakallıyı hoca, her bıyıklıyı adam sanmak gibidir.
Yılın en çok takım elbise satışı yapılan içinde bulunduğumuz aylarda siyaset kazanı kaynıyor.
Kaynayan kazan fokurduyor
Fokurdayan kazan kapak tutmuyor.
Hep bir umut dünyası bir beklenti furyası insanları birbirlerinin arkasında dolandırıyor.
Kim sahneye çıksa etrafı kalabalık alkışlar alkışlar
Milletvekili adayı olanın önce her kesim tarafından kendi bölgesinde bilinirliği, saygınlığı çok önemli.
Aday olup takım elbise giyip çarşı pazar dolaşarak yalandan tebessüm edip samimi yaklaşarak hiç tanımadığı insanlara el uzatıp ben o, şu, bu partide adayım diyerek üstüne poz vermesi tutmaz.
İnsan seçeceği vekilin kim olduğunu bilmesi gerekir.
Kim olduğunu bilmesi içinde adayın toplum içinde olması gerekir.
Aday olmadan tanınmayan, bulunduğu yerin sokaklarına ayakkabısının tabanı değmemiş adaylar sadece aday listesine girmekle bu işler olmaz.
Olsa da milletvekili adayının kendi şahsi başarından değil parti lideri sayesinde olacaktır. Yani “Armut piş ağzıma düş”
Vatandaşın tanımadığı, adı sanı duyulmamış adayları hatır için listeye almak her partinin önce kendisine zarar verecektir.
Virgülü hatırı sayılır gördüğün herkes koyar
Ankara sırana koyar
Millet son noktayı perde arkası sandıkta koyar!
Bir seçmen olarak adayın unvanı beni bağlamaz ben yaptıklarına göre bir sonraki süreçte neler yapabileceğine bakarım. Ne güzel demiş “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”
Seçim zamanı dernek başkanlarının
Okul zamanı okul müdürlerinin
Kredi zamanı banka müdürlerinin
İnşaat zamanı imar müdürlerinin
Tanıtım zamanı basın medya sektörünün kapılarını çalanlar çok olur.
Kısaca kapı çalmak yolları aşındırmak menfaatlere göre şekillenir.
Adı üstünde menfaat insanları şekilden şekile sokar.
İnsanların gönlünde yatan aslanı, bakış açısına göre kafalarında olan doğruları, fikirleri afişle, broşürle, çıkan haberlerle değiştirebilirim çabası bana göre akıl kârı değildir.
Benim vekilim, benim hemşerim, benim adamım, kırmızı plakalım demek yerine genel olarak kendi aday olduğu bölgesine ne fayda sağlar, kalıcı olarak neler bırakabilir ona bakmak gerekir.
Hani bir atasözümüz vardır:
Bakacağın yüze tükürme, tükürdüğün yüze bakma…
Seçim bu gelir geçer
Konuşurken sözüne, paylaşırken tuşuna dikkat et…
Her zaman olduğu gibi seçim sürecinde de pişman olup zor durumunda kalacak eylem ve söylemlerden kaçmak en büyük erdemliktir.
Gece gündüz siyaset, köşe bucak siyaset, sofrada siyaset, hanelerde siyaset, çarşı pazarda siyaset, sosyal medyada siyaset, ekranlarda siyaset, toplu taşımada siyaset, bayram günü mezarlıkta bile siyaset başka bir şey yok.
Bir ülkede edebiyat ve sanattan çok siyaset konuşuluyorsa, o ülke üçüncü sınıf bir ülkedir. “Friedrich Nietzsche”
Ey insanoğlu! Kendini olduğundan büyük görme, hiç kimse vazgeçilmez değildir. Mezarlıklara baksana kendini vazgeçilmez sanan insanlarla dolu iken yerin üstünde sergilenen bu şatafat, bu telaş, bu fırıldaklık neden?
Resim karelerine, selfie karelerine giren bedenin fikrini bilemezsin. İnsan kalabalıkta poz verirken başka perde arkası sandık başında bir başka olabilir.
Hadi bakalım 14 Mayıs akşamını bekleyip görelim. Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler…
Hepimiz için ülkemiz için hayırlısı olsun
Kalın Sağlıcakla,
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.