Onur yürüyüşleri yıllardır devlet eliyle engellenirken, bugün toplam 150 STK LGBTİ+’lere karşı ‘nefret gösterisi’ düzenleyecek. İstanbul Valiliği’nin etkinliğe izin vermesi tepkilere neden oldu…
‘Muhafazakârlık’ iddiasıyla iktidarda bulunan AKP ve çevresinin uzun yıllardır baskı uyguladığı LGBTİ+’lere karşı nefret gösterilerine bugün yenisi eklendi.
İçlerinde tarikatların da olduğu birçok grup, ‘Büyük Aile Yürüyüşü’ adı altında saat 14:30’da Saraçhane Parkı’nda toplandı.
Yürüyüş için Yesevi Alperenler Ocağı Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından bir video hazırlanmış; söz konusu mitingin duyurusu yapılarak ‘dijital çağda LGBTİ+ propagandasının Türkiye’yi ve dünyayı saran bir virüs’ olduğu ileri sürülmüştü; ayrıca “Cinsiyetsizleştirmek, insan neslini azaltmak, aile kurumunu yok etmek isteyen küresel ve emperyalist lobilere ‘dur’ demek istiyorsan, ailemizi, çocuklarımızı ve gelecek nesillerimizi korumak için büyük aile buluşmamıza sen de katıl” ifadesine yer verilmişti.
Açıkça nefret söylemi barındıran ve bu bireylerin özgürlüklerini kısıtlama propagandası yapılan video, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) internet sitesinde ‘kamu spotları‘ bölümüne konmuştu.
Kamu spotu, ‘kamu kurum ve kuruluşları ile dernek ve vakıf gibi sivil toplum kuruluşlarınca hazırlanan veya hazırlatılan ve Üst Kurul tarafından yayınlanmasında kamu yararı olduğuna karar verilen bilgilendirici ve eğitici nitelikteki film ve sesler ile alt bantları’ anlamına geliyor.
6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkındaki Kanun’un, 10 (5) maddesi gereğince Üst Kurul tarafından tavsiye edilen kamu hizmeti duyuruları ücretsiz yayınlanır ve reklam sürelerine dâhil edilmez.
Yani çok uzun süredir iktidar savunuculuğu yapan ve muhalif olarak nitelendirilen medya kuruluşlarını en ufak eleştiride ceza yağmuruna Üst Kurul, LGBTİ+ bireylere karşı medya eliyle propaganda yürütüyor.
İfade özgürlüğü bakımından hak olan ‘Onur Yürüyüşü’ engellenirken, evrensel özgürlüklerin kısıtlanması amacıyla düzenlenen ‘LGBTİ+ karşıtı yürüyüş’e sosyal medyadan da yoğun tepki var.
Tepkilerin yöneldiği isimlerin başında İstanbul Valisi Ali Yerlikaya geliyor.
EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: İstanbul Sözleşmesi ve LGBTİ+’lerin hedefe konması nefret suçudur. Bu pazar yapılması planlanan miting endişe vericidir, İstanbul Valiliği’nin izni kabul edilemez. ‘Kamu spotu’ diye yapılan çağrılara RTÜK’ün onay vermesi nefret suçunun kabulüdür. Nefret değil kardeşlik kazansın.
TİP Milletvekili Sera Kadıgil: Bu bir eylem değil, alenen nefret suçudur. ‘Muhafazakar hassasiyet’ adı altında şuna bile ses çıkaramayan sadece insanlığını değil, Anayasasını inkar eder. Hassasiyet anksiyeteniz Anayasa’dan kıymetli hale geldiyse kapatın o dükkanları gidin.
Sanatçı Mabel Matiz: LGBTİ+ karşıtı yürüyüş ve söz konusu kamu spotu ile ilgili herkesi LGBTİ+’larla dayanışmaya çağırıyorum. Uygar bir toplumda böyle bir şeyin yeri yoktur ve ayrımcılık suçtur.”
Sanatçı Füsün Demirel: LGBTİ+ ile dayanışma çağrısına cevap veriyorum. LGBT karşıtları ayrımcılık suçu işlemektedir.”
Sanatçı Aleyna Tilki: LGBTİ+ karşıtı yürüyüş ne ya? Toplumda yarattığınız ayrımcılığın bir karması yok mu zannediyorsunuz? Duygu ve tensel dünyalarımızın protesto edilmesi doğaya aykırı! Zihniyetler çok korkunç.
Sanatçı Edis: Keşke bu yürüyüş ve kamu spotu yaşam hakları, çalışma hakları ellerinden alınan, kanun önünde eşitlik arayan, cinsel yönelimleri sebebiyle tacize istismara uğrayan LGBTİ+ bireyler için olsaydı. Bu kadar tersine istikamet sizin alnınıza kara bir leke. Acil şifalar diliyorum.
Armağan Çağlayan: LGBTİ+ Hakları insan haklarıdır. Nefret yürüyüşüne hayır.
LGBTİ+ ailelerinin oluşturduğu sivil toplum kuruluşu LİSTAG: “Yürüyen yürüsün ama bizim de ifade özgürlüğümüze alan açın. Toplumsal baskılara, kısıtlamalara maruz bırakılan LGBTİ+’ların bir kısaltma değil ailelerinin bir parçası. Yürüsünler, yürüsünler ki kim olduklarını görelim. Kim olduklarını hatırlayalım. Toplumsal ve tarihsel hafızamıza kazıyalım. Ne de olsa artık aynılar aynı yere, ayrılar ayrı yere yazılıyor. Ancak yürümek istediğimizde bizim de demokratik haklarımızı kullanmamıza, yürüyüş ve ifade özgürlüğümüze alan açın, yasaklamayın.”
Öte yandan iktidar partisi tarafından 2015 yılında yayınlanan broşürlerde, LGBTİ+lerin dünya genelinde her yıl haziran ayının sonlarında düzenlenen Onur Yürüyüşü’ne izin vermekle övünülüyordu:
Broşürde “AK Partili olmayan, muhafazakar olmayan insanlar yaşam tarzına insanlar yaşam tarzına müdahale edildiğini düşünüyor. Sizden farklı insanların yaşam tarzlarına müdahale ettiğini düşünüyor musunuz” sorusu soruluyordu.
Verilen yanıtta ise “Türkiye Ramazan ayının ortasında İstiklal Caddesi’nde Gay Pride yapabilen bir ülke. muhafazakar insanların daha görünür olması kimsenin hayat tarzına müdahale edildiği anlamı taşımıyor” deniliyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk kez iktidara geldikleri 2002 seçimleri öncesinde Abbas Güçlü ile Genç Bakış programına konuk olmuş; burada LGBTİ+lerle ilgili şu açıklamayı yapmıştı:
“Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde bir defa yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman televizyon ekranlarında onların da muhatap oldukları muamemeleri insani bulmuyorum.”
Kendisi ve AKP kurmayları şimdilerde eşcinselliği ‘sapkınlık’ olarak nitelendiriyor.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.