Reklam
Reklam

SON DAKİKA

Spot Haberler
Resül Kara

8 Mart kadınlar günü: Tarihin Derinlerinden Günümüze Uzanan Bir Mücadele

08 Mart 2025 tarihinde eklendi.
8 Mart kadınlar günü: Tarihin Derinlerinden Günümüze Uzanan Bir Mücadele

“Varlığım Türk varlığına armağan olsun”

Dünya Kadınlar Günü’nü her yıl 8 Mart’ta kutluyoruz. Kutluyoruz diyorum ama bu kelimenin ardında yatan mücadele, acı ve direniş çoğu zaman gölgede kalıyor. Oysa bu gün, yalnızca çiçeklerle ya da birkaç sosyal medya mesajıyla geçiştirilecek bir anma değil; tarihin derinliklerinden süzülen bir direnişin, hak arayışının ve değişim isteğinin sembolü. Peki, 8 Mart’ın ardındaki gerçek ne? Kadın hakları için verilen mücadele hangi aşamalardan geçti ve bugün hâlâ neden bu mücadeleye ihtiyacımız var?

Ateşin İçinde Doğan Bir Hareket: 1857 New York’undan 1910 Kopenhag’ına

Her şey, 8 Mart 1857’de başladı. New York’ta bir tekstil fabrikasında çalışan kadın işçiler, uzun çalışma saatlerine, düşük ücretlere ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı greve gitti. Ancak bu protesto, kanla bastırıldı. Polis şiddeti ve fabrikanın içine kilitlenen kadınların yanarak can vermesi, bu hareketi tarihin en trajik işçi eylemlerinden biri hâline getirdi.

Yıllar sonra, 1910’da Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Clara Zetkin ve yoldaşları, kadın hakları mücadelesini uluslararası bir boyuta taşıdı. İşte o gün, 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılması fikri doğdu. Ancak bu yalnızca bir anma günü değildi; eşitlik, özgürlük ve adalet isteyen kadınların bir araya gelerek seslerini yükselttikleri bir çağrıydı.

Kadınlar ve Devrimler: Sandıkta, Sokakta, Cephede 20. yüzyılın başları, kadınların sadece ev içi rollerle sınırlanmayı reddettiği bir dönem oldu. Dünya savaşları sırasında cephe gerisinde çalışan kadınlar, artık daha fazlasını istiyordu. Seçme ve seçilme hakkı için İngiltere’de süfrajetler, Fransa’da feministler, Sovyetler’de devrimci kadınlar mücadele etti.

Ama kadınların tarih boyunca erkeklerle eşit olduğu topluluklar hep Türk toplumları olmuştur. Ancak bu durum uzunca bir dönem kesintiye uğrasa da devrimlerini Türk tarihinin derinliklerindeki yaşanmışlıklara ve Türk töresine göre şekillendiren Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk Türk kadınının gerçek değerini teslim etmiştr. Üzülerek söylüyorum yaşamı kısa sürmüş ve devrimleri ölümünden sonra karşı devrimlerle yok edilmeye çalışıldığı için bu gün kadın hakları konusunda hala sancılı süreçler yaşayan bir toplumuz

1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındığında, birçok Avrupa ülkesinden önce bu hakkı elde etmiş olsak da kadınların toplumsal hayattaki yeri hâlâ tartışmalıydı. Fabrikada, tarlada, okulda, sokakta kadınlar görünürdü ama karar mekanizmalarında yoktular.

Atatürk devrimleri karşı devrime maruz kaldığı için 21. Yüzyılda Kadınlar: Kazanımlar ve Devam Eden Mücadele hala varlığını sürmektedir

Dünya Kadınlar Günü’nün ruhu, işte tam da burada devreye giriyor: Kutlama değil, hatırlatma. Geçmişte kazanılan hakların unutulmaması ve gelecekte daha eşit bir dünya için mücadele edilmesi gerekliliği öne çıkıyor.

Son Söz: Kadınlar Günü Bir Çiçek Değil, Bir Direniştir!

Bugün kadınlara çiçek vermek güzel olabilir ama yeterli değildir. Asıl önemli olan, kadınların haklarını, özgürlüklerini ve eşitlik mücadelesini desteklemektir. 8 Mart, sadece geçmişin anılması değil, geleceğin şekillendirilmesi için bir fırsattır.

O yüzden bu 8 Mart’ta, çiçek almak yerine belki şu soruyu sormak daha anlamlı olabilir: “Daha adil bir dünya için ben ne yapabilirim?”

Ve işte gerçek değişim tam da bu soruyla başlar.

Hoşça kalın, esen kalın.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

İLGİLİ HABERLER
POPÜLER HABERLER
SON DAKİKA HABERLERİ