Meğerse Başhemşire Emine ve çetesinin çok sayıda mağduru varmış. Kimlere kimlere makamını kullanarak neler yapmış neler. Sevmediklerini işten atmayı iyi becerir demiştim ya işte tam da bam telini yakaladık bu sefer…
Eveeet. Yeniden merhaba. Kaldığımız yerden devam… Yazılarımın son bulacağını sananlara da merhaba… Yazılarım devam edecek. Hak yerini buluncaya kadar. Yazıyı ilk önce 20 gün olarak hesaplamıştım. Ancak İstinye Üniversitesi Live Hospital Bahçeşehir Hastanesinde ortaya çıkan olaylar benim bile ağzımı açıkta bırakmaya yetti. Ben ilk önceleri biraz da basit görmüşüm sanırım. Genel Müdür Fatih beyin beni basit bir gazeteci gördüğü gibi. Ancak bugün attığım sosyal medya mesajına onlarca dönüş oldu. Meğerse Başhemşire Emine ve çetesinin çok sayıda mağduru varmış. Kimlere kimlere makamını kullanarak neler yapmış neler. Sevmediklerini işten atmayı iyi becerir demiştim ya işte tam da bam telini yakaladık bu sefer. Bugünden sonra artık her yazımda Başhemşire Emine’nin mağdur ettiği bir kişiyi yazacağım. Bu da benim sözüm olsun. Zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır sözünden yola çıkarak ben zulme sessiz kalmayacağım. Sessiz kalanlarda bir cümle önce yazdığım sözden payını alsın.
Bakın arkadaşlar şeytan şeytandır. Şeytan olmayanda şeytan değildir. Olayları masada çözemeyenler her zaman ayak oyunlarına ve iftiralara başvurur. Güçsüzdür ve güçlü olabilmek içinde güçlü görünmeye çalışır. Tıpkı Başhemşire Emine’nin saçlarının ön tarafını kırmızıya boyaması gibi. Mutsuz kadınlar mutlu görünmek için ya alışverişe çıkar ya da saçlarını boyar. Psikolojisi bozulanlarda saçlarının rengiyle çok oynar. Başhemşire Emine mutlu görünmeye çalışsada mutlu olmadığını kendisi de çevresindekilerde biliyor.
Dün akşamki konserde birileri benim konser alanına gittiğim dedikodusunu yaymış. Korku başa bela derler ya. Tamda öyle olmuş. Ben konser alanına neden gideyim? Gitmiş olsaydım da protokolden oturur, dinlerdim. Sonuçta güzel bir etkinlik. Ben konserin bitiş saatine göre yazımı yayınladım. Bazılarının mutluluğu uzun sürmesin diye. Mutlulukları da uzun sürmedi.
Dün ne demiştim, yapılan konserin tüm fikir hakkı, organizasyonu genel müdür yardımcısı Mehtap hanıma ait ve Genel Müdür Fatih bey buradan kendisine bir paye çıkartacak ve başarının üstüne yatacak diye. Dediğim doğru çıktı, bu sabah hastane 8’nci katında yapılan yürütme toplantısında Fatih bey herkese konserde gösterdikleri emek için teşekkür etmiş. Sanki kendisi koroda şeflik yapmış gibi. Toplanıda iş güvenliği konusu konuşulurken Başhemşire Emine’nin sesini yükselterek, “DURUN, BEN BURANIN BAŞHEMŞİRESİYİM” demesi ise ne kadar mutsuz olduğunu göstermiş oldu toplantıya katılanlara. Sanki başhemşire olup hastaneye bir katkı sağlamış da bir de durun ben buranın başhemşiresiyim diyor.
Bana göre yönetici meziyetlerinden uzak, koltuk sevdası ve gardrop aşkıyla işe gidip gelen Başhemşire Emine, ben hastanede yokum diye daha fazla kafeye inip sigara içmeye başlamış. Her halde gittiler kurtuldum diyor kendi kendine. Benim gitmemle kurtulamazsın. Zulm ettiğin hastamın haklarını savunmak için yaptığımız suç duyuruları ile adalet senin yakanı hiç bırakmayacak. Buna emin olabilirsin.
Bu arada yaptığımız suç duyurusunda savcılık harekete geçti ve soruşturma izni için Sağlık bakanlığına yazı yazdı. Oradan gelecek olan cevabı bekliyor. Avukatlarım ek olarak sağlık bakanlığına da bugün itibarıyla başvuru yaptı. Ve hastanede verilmeyen sağlık hizmeti için şikayetçi oldu.
Ben yönetim katına da söylemiştim ben ne markanızdan ne de avukat ordunuzdan korkmuyorum diye. Çünkü ben haklıyım ve adalet her zaman haklının yanında. Bu arada benim avukat ordum Live Hospital hastane grubunun avukat ordusunu 5’e katlar. Bunu da buradan söyleyeyim.
Fatih beyin morali toplantı öncesi ve sonrası sirke satıyormuş. Her halde yazılanlar onu hiç memnun etmedi. Ben aslında bu yazılarla onun yüzüne gerçekleri sunuyorum. Onun yapması gereken bu çeteyle mücadeleyi sert bir şekilde yapmak ve hastanesini bu beladan kurtarmak. Benim yazılarımdan korkmaya bilir ama ben her zaman teknik davranırım. Ve seviyeyi aşamalara yayarım. Bu daha başlangıç. Siz bir kaç gün sonra göreceksiniz. Bakalım bu olayları kimler kimler yazacak. Ve bu markaya vereceğiniz zararı siz bile tahmin edemeyeceksiniz. Tamam mı kırmızı saçlı Başhemşire Emine. çetenle birlikte istifa et ve markanı açtığın sorunlardan kurtar.
Tabi şimdi başhemşiresini bir hasta ve hasta yakını istiyor diye bunlar atamaz. Gurur yaparlar. Gurur yaptıkları kadar da kaybedecekler. O hastaneye bakın tedavi için kimler gelmemeye başlayacak. Grip vakasıyla gelen hastayı kortizon bağımlısı yapan sizlersiniz ve yanlış tedavinizin sonuçlarına da sizler katlanacaksınız.
Şimdi gelelim Beğenmedik Hüseyin Bey konusuna. Bize hastanede bakan doktorumuz Prof. Dr. Hüseyin Beğendik. Çok sıcak kanlı sohbeti güzel, insana değer veren birisi. Ancak böyle olması onun yaptığı yanlış tedaviyi görmemize engel değil. Ben hastaneye gittiğimiz ilk günde kortizon verilmesini istemiyoruz demiştim bunu da kayıt altına aldırmıştım. Ancak ne yaptı kendileri. Çok az bir kortizon vereceğiz arkasından da hemen keseceğiz dediler. Sonuç. Benim dediğime geldiler o çok az dedikleri prednol isimli kortizonu azaltarak kesmeyi başaramadı. Tedaviyi sıklıkla başa sardı. Denedi olmadı denedi olmadı denedi olmadı denedi olmadı. Kortizon bazı rahatsızlıklar için kısa sürede iyileştirme sağlayabilir ancak bilinçsiz kullanıldığında da insanın vücudunu bozar ve tüm organların işleyişini engeller. Defalarca bana tablete geçirelim siz evde devam edin tedavinize dedi. Bende ona defalarca bu kortizonu hayatımıza siz soktunuz ve onu bitirmeden biz buradan çıkmayız dedim.
İşler öyle karmaşık bir hale geldi ki. Hastanede bize karşı gruplar oluştu. Genel Müdür Fatih bey kendi hocasını defalarca sert bir dille eleştirdi ve taburcu etmek için elini çabuk tutmasını istediki sizlere anlatamam. Sonuçta biz ikinci hastaneye yatışımızdan sonra 106 gün o hastanede kaldık. grip vakasıyla gittiğimiz o hastanede kortizona bağımlı halde çıktık. Burada hastane yönetimi böbrek üstü bezleri hakkında ihtidası olmayan hocasına baskı yapacağına tedaviyi nasıl düzeltirim ve hastayı bu illetten nasıl kurtarırım demeliydi. 3 doktoru bir araya getirip heyet kurulu yapacağınıza Fatih bey, önce Başhemşire ve çetesini bu hastadan uzak tutmalıydınız ardından da yapılan yanlış tedavinin düzenli ve sorunsuz hale gelmesi için heyetinizi toplamalıydınız. Her halde bizi salak sandılar. Cahil sandılar. Taburcu olun dediklerinde de taburcu olacağımızı sandılar.
O hastane ben kendi hastamı kendi korumalarımla sizin Başhemşire Emine ve çetesinde korurken neredeydiniz. O hastane yönetiminizi neden toplamadınız. Bunlara neden engel olmadınız. 8’nci kattaki residencenızdan olayları yönetebileceğinizi mi sandınız. Küçük bir sorunun kriz haline dönmesinin tek sebebi de sizsiniz. 200 yataklı bir hastaneyi yönetemiyorsanız koltuğu işgal etmeyin bari. Sizde istifa edin yerinize işi bilen biri gelsin. Çeteyle mücadele edemediğiniz gerçeğini görmek ve mücadele etmek yerine hemşire sıkıntısı çekiyorum, hemşire bulamıyorum diyen siz değilmisiniz. Ben bile size 5 hemşire cv’si vermedim mi? Biz oraya tedavi olmaya mı geldik yoksa hem başhemşirenizin dahil olduğu çeteyle mücadele etmeye ve size hemşire bulmaya mı geldik.
Geldiğiniz nokta tamda bu. Benim yazılarımı durdurmam için araya koyduğunuz ortak dostlarımıza verdiğiniz sözleri neden tutmadınız. Siz hastanenizi dedikodularla mı yönetiyorsunuz? Bakın Hüseyin Beğendik konusunu da çok hafif geçtim. Çünkü sorun hastanede çalışan hocanızda değil, sizde. hocalarınıza her ay sonu kaç hasta baktınız, bu ay kaç tahlil yaptınız? Neden bu kadar az tahlil yaptınız diye baskı kuracağınıza, tedaviler neden uzun sürüyor, hangi hastanın tedavisi uzadı diye sorsaydınız keşke. Yoksa garibim Hüseyin Beğendik ne yapsın. Size geliyor başka söylüyor bana geliyor başka söylüyor. Ortada durmayı tercih etti. Tedaviyi de yapamadı.
13’ncü kattaki çete üyesi hemşirelere neden hala bir ceza vermedin. Hani hemşire Melissa’yı, hemşire Elif’i, hemşire Büşra’yı o kattan başka yere veriyordun. Ne oldu? Biz taburcu olunca sorunlar düzeldi mi sanıyorsun. Benim bu işin peşini bırakacağını mı sanıyorsun. O katta çalışan hemşire Melissa’yı attığı iftiralar ve vermediği hizmetler nedeniyle neden hala o hastanede tutuyorsun.
3 Mayıs akşamı 13’ncü kattaki 1303 nolu odada yatan hasta için mavi kot verildiğinde senin bu hemşiren neredeydi, bu hemşire o saatlerde neden mavi kot verilen hastaya müdahaleye gelmedi. O hastaya müdahale etmek o katta tedavi gören ameliyatlı bir diğer hemşirene neden kaldı. O adam o gün odada ölmedi mi? Mavi kot ekibi hastayı geri getirip yoğun bakıma indirmedi mi? O hastanın yakınları babalarına bunu yaptığınızı öğrendiğinde size dava açmayacağını mı sanıyorsun. Ben o hasta yakınlarına ulaştım. Ogüne ait kamera kayıtlarını savcılık aracılığıyla istemesini söyledim. Oda size dava açacak. O hastaneye tedaviye gelen bir insanı siz hemşirelerinizin hatası yüzünden nasıl ölüme terk edersiniz? O hastaya bakmaya gitmeyen hemşire Melissa neden ödüllendirilmiş gibi o katta hala çalışabiliyor? Sizin bir çalışanınızı işten atmanız ve idari soruşturma başlatmanız için orada hastaların ölmesi mi gerekiyor? Ben bu olayı size odanızda genel müdür yardımcınız Mehtap hanıma da 4 mayıs günü saat 22.00’de hastane kafesinde anlatmadım mı?
Ben bu konudan dolayı başhemşire Emine’nin çetesine üye süpervisör hemşireniz Eslem hakkında şikayetçi olmadım mı? Aynı olayla ilgili yaptığım şikayeti başhekim yardımcınız neden sümen altı yaptı? Neden hastayı ölüme terk eden hemşire Melissa ve olayı kapatmaya çalışan Süpervisörünüz Eslem hakkında işlem yapmadınız? Bu hastayı ölüme terk edenler hakkında hukuki süreç başlattınız mı? Bu çalışanlarınızı savcılığa bildirdiniz mi? Çatısı altında çalıştığınız markanızı neden bu tür olaylarla kötü bir durumda bıraktınız?
Siz bize hemşire atamayan ve eşimin ölümüne neden olabilecek şekilde hata zinciri oluşturan kat sorumlusunu bile işten atamadınız tuttunuz enfeksiyon hemşiresi yaptınız. Bu korkaklıkla nereye kadar o görevde kalacağınızı sanıyorsunuz? Bir hemşireyi bir yerden bir yere almak sizce bir çözüm mü, bir ödül mü yoksa olayları geçiştirmek mi? Bana göre bir ödül. Siz hastaların hayatlarıyla oynayanları ödüllendiriyorsunuz. Büşra hemşire, İpek hemşire ve sayamadığım diğer çalışanlarınızı da Başhemşirenizi koruyarak neden cezalandırılmalarına sessiz kaldınız?
YARIN BAŞHEMŞİRE EMİNENİN MAĞDURLARINI, KATLARDA YAŞANAN TRAJİ KOMİK OLAYLARI, HASTANEDE HANGİ KATTA KAÇ HEMŞİRE ÇALIŞIYOR. SON 20 GÜNDE İSTİFA EDEN HEMŞİRE İSİMLERİNİ, BU HASTANEDE İŞE BAŞLAYAN HEMŞİRELERİN HANGİ KURUMLARDAN GELDİĞİNİ, VE HASTALARINI AZARLAYAN ENDOKRİN PROFESÖRÜNÜ YAZACAĞIM….
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.